13 Mayıs 2012 Pazar

Özlüyorum...

  Keşkeleri vardır ya insanın büyüdükçe artan keşkeler...Herkesin vardır elbet ama benim biraz daha fazla sanki ve biliyorum ki keşkeler hayatınızda ne kadar fazlaysa yanlış seçimler yapıyorsunuz demektir ben de öyle yaptım galiba hem de pek çok kez.
  Lisede olsaydım keşke diyorum.Okulun aklı beş karış havada,asi,sorumsuz kızı olarak kalsaydım.Müdür yardımcısı her sabah etek boyum kısa olduğu için kapının önünde bekletip nutuk atsaydı;biyoloji hocam 28 kişilik sınıfta 24 kişi ders çalışırken biz çalışmadığımız için bize çemkirseydi;din kültürü hocam"senin gibi dinsizi bu dersten geçirirsem Allah cc.beni cennetine almaz"diye her sınav sonucumu açıklarken sitem etseydi.Ceyhun,Cüneyt,Mehmet,Merve ve ben hiç kopmasaydık birbirimizden hep kanka olarak kalsaydık.Onlar gibi saf,çıkarsız sevgi dolu,temiz kalpli arkadaşlarım olamadı bi'daha...
  Babam hep ders çalışmadığım için bana kızsaydı;annemle alışverişe gitseydik hep,dershaneyi ekip hafta sonları Eskişehir'e gitseydik bizim tayfayla.Keşke hep o çılgın kız olsaydım;hiçbir şeyden korkmayan,kafasına koyduğunu yapan,deli dolu kızı özlüyorum.O mutsuz aile ve 7/24 ders çalışan arkadaş ortamında  bile mutlu olmayı başarabilen kızı özlüyorum...Havalı görünen ama bir o kadar da sıcakkanlı kızı özlüyorum...
   Tiyatro grubumuzu;hem yazıp hem oynadığımız oyunları özledim.Olmuyor olmuyor diye bağıran Hasan hocamı özledim...Seçme zamanı beni de ekibe al diye çikolatalı gofret ısmarlayan çömleri bile özledim.Kamerayla bütünleşen Yasin abimizi,kostüm odasındaki kostümleri bıkmadan usanmadan toplayan Ayşe ablamızı özledim.Bu ekibi özledim...(Emrecan,Kadir,Hacer,Ceyhun ve Mehmet)
   Müzik derslerini özledim.Baterinin başına geçip herkesin kafasını şişirdiğim;mikrofonu elime alınca da herkesi kendinden geçirdiğim günleri;müzik dinletilerini;gitarda Mert'i,elektrogitarda Gökhan'ı,basta Burcum'u,bateride Oğuz'u özledim...
  Sinema günlerini özledim.Bir hafta boyunca film afişini bastırmak,film seçmek,duyurmak,oynatmak için koşturduğum ve cuma akşamları oturup keyifle   izleyen insanları görünce o yorgunluğumun bir anda kaybolduğu günleri özledim...
  Hatta o zorlu geçen sınav haftalarını ve deneme günlerini bile özledim.Herkesin yusuf yusuf olduğu;bizim tayfanın bitse de kantine insek modunda sınava girdiğimiz,sonuçlar açıklanınca bi'dahakine çalışırız dediğimiz ama hiç çalışmadığımız,nefret ettiğim ders geometriye girmemek için her hafta prison break'ı aratmayan kaçış planları yaptığımız o günleri özledim...
  Evimizi özledim...Her sabah geç kaldığım için servis şoförünün korna sesine dayanamayıp paldır küldür inerken düştüğüm merdivenleri,benim tenis masası olarak kullandığım normalde yemek ve babamın bana nasihat vermek için kullandığı o masayı,hiçbir zaman kimsenin aradığını bulamadığı ama düzensizlik içinde bir düzenin olduğu o odamı,her hafta 2-3 film kattığım arşivimi,tozlarını kimsenin almasına izin vermediğim kitaplarımı,duvarların rengini kimsenin tahmin edememesini sağlayan posterlerimi,odaya mistik bir hava veren kazulet'i(abajur),pembe ayıcıklı terliklerimi,kapağını açınca kıyafetlerin altında kalacakları korkusuyla kimsenin açmaya cesaret edemediği gardrobumu,üzerinde hiç ders çalışmadığım ama adı ders çalışma masası olan masamı,iki de bir duvardan düşen gitarımı,bangır bangır sesiyle herkesi canından bezdiren müzikçaları,tıknaz'ı(çalarsaat),hatta kavgaların koptuğu  o salonu  bile özledim...
  Hayatında hep hüzün ve gözyaşı olmasına rağmen kapıdan dışarı çıktığı an dünyanın en mutlu insanıymış gibi davranabilen o küçük ama dünyanın yükünü omuzlarında asilce taşıyabilen o gururlu kızı özledim...Babamın bir konuşmasında"şu kıza hiçbir şey öğretemedim ama gururlu,başı dik olmayı öğrettim ya ölsem de gam yemem"dediğini hatırlıyorum.Cümledeki o kızdan eser kalmadı artık...Geçmişe götüren bir makine olsa hiç düşünmeden giderim.Çünkü kaybedecek hiçbir şeyim yok.Şu 3 yıl benden hep bir şeyler götürdü...ve  biliyorum ki hiç bir şey eskisi gibi olmayacak..Şimdilerde ne bir ailem,ne eski arkadaşlarım,ne o zamanlardaki enerjim ne de sağlığım var ve bir karar verdim gidiyorum...binbir umutla geldiğim bu şehirden mutsuz,üzgün ve kırgın olarak ayrılıyorum...ne olacak inanın ben de bilmiyorum...
                                                         14.05.12
                                                         İstanbul                                                                     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder