30 Kasım 2013 Cumartesi

Benim Hala Umudum Var

Her gün ölüm haberleri gelirken, genç bedenler yitip giderken, tabutlara sığmayacak kadar acı ve gözyaşı var... Dünyanın dört bir yanında birbirine kurşun sıkan yürekler, çocukların ayakları altında patlatılan bombalar, ateş düşen aileler,  kaybolan hayaller... İnsanlık kendi fitilini ateşliyor.. İnsanlık kendini yok ediyor.
 
İnsan kendini yok ederken, çevresini de yok ediyor. Ruhlar boşlukta kayboluyor, dünyadan çok uzaklara kaçmak istiyor. Dünya, insanlardan silkiniyor. Artık daha fazla taşıyamıyor. Sürekli kırbaçlanan at misali, bedenini yiyip bitiren insanlığa daha fazla ev sahipliği yapamıyor. 

 
Evren ve evrendeki tüm yaşam formları şaşkınlıkla dünyayı izliyor... 
Gözler kör, yürekler sağır... Paraya, maddeye tapan kalabalıklar, daha fazlasını almak ya da gelecekteki tüketimleirni sağlama almak için yeni kaynaklara yöneliyor. O kaynakların üzerinde yaşayan canlıların bir önemi yok. Çocukluğumun efsane oyunu Packman gibi açgözlü, doyumsuz,  bencil... Politika sahnesi, en banal tiyatro oyunundan da beter. Manşetlerde, demeçlerde beceriksiz yalanlar...
 
Fakirlik, açlık, acı, gözyaşı dört bir yanımda... Ne için yürüdüğünün, hatta neden öldürdüğünün ya da öldüğünün farkında olmayan kalabalıklar... Sadece haberlerde izlediğim değil, yanıbaşımda sokağımda, şehrimde, kapı komşumda tanıklık etiğim yoksunluklar, travmalar, kaybolmuşluklar..


Kulaklarımı ellerimle kapatıp, gözlerimi yumabildiğim kadar yumup nefesimi tutmak istesem de zaman zaman; benim hâlâ umudum var. İnsana, insanın yarattıklarına inancım hâlâ yaşıyor. Bazen yoluma çıkan elindeki şekeri bana uzatan çocuğun gözlerinde, bazen otobanın kenaarında açan çiçekte, bazen sebepsizce gözlerimin ta içine bakıp gülümseyen genç kızda aslolanın özü var. Sevgi var... Belki sana bile naif gorunen, ‘insanlar ölürken sen hâlâ sevgi mi diyorsun’ dedirten tek umudum, tek gerçeğim. 
 
Kim olduğun, neye inandığın, nerede doğduğun, dinin, dilin, ırkın umurumda bile değil. Benim için yüreğinde ne taşıdığın, sana, bana, dünyaya, etrafındakilere ne yansıttığın var... Gerisi senin, benim dünyam. Hiçbir inanç, hiçbir doktrin ölümü haklı kılamaz benim dünyamda... Kaybedenlerin yerle bir olduğu zaferleri de, tıkabasa tok olmanın karşılığının aç insanlar yaratmak bedelinin de yeri olmadığı gibi...

Biliyorum yorgunsun, korkmuşsun, belki de kaybolmuşsun. Sen, ben, biz yüreklerimizi açtığımızda, karanlık ormanda aniden yakılan bir fener gibi, dünyaya aydınlık dolacak. Yarın değil, şimdi... En yakınımızdan, kendi sevdiklerimizden başlayarak gerçeği yaşamak ve yaşatmak. Gerçekten sevmek, gerçekten paylaşmak, sığındığımız korku duvarlarından atlayarak görünür olmak...  


Benim hâlâ umudum var. Hâlâ bu satırları okuyan sana inancım var... Benim hâlâ umudum var... Bu evreni yaratanın, yüce mimarın, bu evrene er ya da geç müdahale edeceğine inancım var...
                                                    30.11.2013
                                                    İstanbul