1 Mayıs 2012 Salı

  Merhaba anne;

  Saat üç olmuş...bu yazıyı okuduğunda aklına'bu ne şimdi?'sorusu gelecek,biliyorum.Ne yazdı acaba diye yarım yamalak,biraz heyecanlı,biraz eksik,biraz da korkarak okuyacaksın.Belki o güzel gözlerinden bir iki damla yaş akacak...Açık olalım;bir iki damladan fazlası olacak ama amacım ne seni üzmek ne de canını yakmak.Bunu bil yeter.Bu gece hiç uyumadım.Uyuyamıyorum anne!Aklıma düştün bu gece ve 20 yıllık hayatımda sana dair hiç bir şey yazmadığım aklıma geldi.Ne kadar acı...Bir evlat annesine bir şey yazmadan 20 yılı nasıl geçirir?Uyuyamıyorum anne.Sebebi ne inan bilmiyorum.Mantıklı bir açıklaması yok bunun.Sana diyorum ya "yemek yedim anne" diye yemiyorum anne.Günler geçeli çok oldu ve ben hala yemek yemiyorum.Senin yanında kendimi zorlayarak yiyorum ama inan onu bile kaldırmıyor midem.Hayatımda bir şeyler oluyor ama sen bilmiyorsun...Biz seninle çok acı çektik anne.Hem de öylesine acılar ki tarif etmeye kelimelerim yetmiyor anne.Çok suçlandık hem de hiç suçumuz yokken.Çok ağır şeyler yaşadık.Çok yıprandık.Hem de 'en' yakınlarımız yüzünden.Sen şimdi kızarsın bana ama kızma.Kimseye kırgın ya da kızgın değilim.Ama bir şeylerin acısı daha yeni yeni çıkıyor.Daha yeni yeni anlıyorum;parçalanmış hatta paramparça bir aile olduğumuzu.Ama ağır geliyor anne.İnan sana ne kadar ağır geliyorsa bana da o kadar ağır geliyor.Şu kısacık ömrümüzde kan olmamız,yürek yüreğe olmamız,birbirimiz için can vermemiz,tırnağımız kırılsa canımızdan can kopması gerekirken;krizlerde bir araya gelmemiz en çok bizim canımızı yakıyor ki bunu kimse bilmiyor...Denizler aşmamız,dağlar devirmemiz gerekirdi anne okyanusları içip gitmemiz gerekirdi ama yapmadık yapamadık.Siyah olmak gerekirken hep beyazı,beyaz olmak gerekirken hep siyahı seçtik aslında biz griydik anne.Öyle ortada;ne ona ne buna hem ona hem buna...Oysa bizce ya hep siyah ya hep beyaz vardı.En azından benim için öyleydi.Ama hayattan öyle bir sille yedik ki,bizi öyle bir ters-yüz etti ki bizi bir anda griye boyadı ikimizi.Mecbur etti ikimizi 'gri' olmaya.Herkes siyahını beyazını doyasıya yaşarken;bize ise hallaç pamuğu gibi bir o yana bir bu yana savrulmak düştü...Sakın aklına bıktığım gelmesin.Bıkmadım ben bıkmam da.Ama YORULDUM anne yoruldum ben duy sesimi!Beni bir tek sen anlarsın.Bugüne kadar evin hep huysuz,hiçbir şey beğenmeyen,istemedi mi elinden geleni ardına koymayan,cadı serseri kızı...En büyük haykırışlarında aslında en büyük susuşlarını yaşadı.SUSTUM ANNE!Konuşmuyorum...Bağırmıyorum artık.Susarak yaşıyorum;haykırışlarımı,yıkılışlarımı,yok oluşlarımı,paramparça oluşlarımı.SUSUYORUM ve KAYBEDİYORUM.Aslında herkes farkında bunun.Herkes en az benim kadar farkında gerçeklerin...Bambaşka bir şehirde bambaşka insanlara kendimi anlatmaya çalışmıyorum artık.Anlatmaya gücüm yok içimdeki yanlışlığı...Bazı şeyler var söylenmiyor anne.Ben yalnızım aslında paramparça ailenin tastamam görünmeye çalışan en büyük parçası olduğumu anlatamıyorum.Sen annem;güzeller güzelim,kocaman yüreklim,yaşama sebebim;iyi ki varsın...İyi ki o güçlü yüreğin hep yanımda...GRİ KALMAYI HER NE OLURSA OLSUN BAŞARABİLEN VE GRİYİ BU KADAR GÜZEL TAŞIYABİLEN TEK İNSAN;SENİ SEVİYORUM...
                                                           
 14.05.11 
  istanbul                                                           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder